Son yıllarda Türkiye, ekonomik zorluklarla boğuşan bir ülke haline geldi. Özellikle, COVID-19 pandemisinin ardından gelen ekonomik etkiler, birçok işletmeyi olumsuz yönde etkiledi. 2023 yılı itibarıyla Türkiye’de kapanan şirket sayısında anlamlı bir artış gözlemleniyor. Bu durum, iş dünyasında ve toplumda önemli tartışmalara neden oluyor. Peki, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki bu artışın sebepleri nelerdir? Ekonomik durumun, sektörel bazdaki etkilerini ve çözüm önerilerini incelemek gerekiyor.
Kapanan şirket sayısındaki artışın ardında birçok faktör yer alıyor. Öncelikle, ekonomik belirsizlikler ve yüksek enflasyon oranları, şirketlerin mali yapılarını tehdit eden en önemli etkenler arasında bulunuyor. 2023 yılında Türkiye’nin enflasyon oranı, yıllık bazda %50’nin üzerinde seyretti. Bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Artan girdi maliyetleri, birçok işletmenin kâr marjlarını daraltırken, bazıları için sürdürülebilirlik sorunu haline gelmekte.
Bir diğer önemli faktör, döviz kurlarındaki dalgalanmalardır. Türk Lirası'nın değer kaybı, ithalat bağımlılığı yüksek olan sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için ciddi zorluklar yaratıyor. Özellikle ham madde ve hammadde maliyetlerinin yükselmesi, birçok işletmenin faaliyetlerini sürdürmesini zorlaştırıyor. Ayrıca, bu tür dalgalanmalar nedeniyle mali planlama yapmak da oldukça güçleşiyor. Yüksek döviz kurları, hem maliyetleri artırıyor hem de tüketici talebini olumsuz etkiliyor.
Kapanan şirket sayısındaki artış, yalnızca ekonomik zorluklarla değil, aynı zamanda iş gücü piyasasında yaşanan sorunlarla da bağlantılı. İşletmelerin kalifiye eleman bulmakta zorluk çekmesi, birçok sektörde verimliliğin düşmesine neden oluyor. Eğitim sistemindeki eksiklikler ve mesleki eğitim alanındaki yetersizlikler, bu sorunun temel sebeplerindendir. Çözüm olarak, işletmelerin iş gücü piyasa ihtiyaçlarına yönelik eğitim programlarına yönelmesi ve devletin bu konudaki destekleyici rolleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Bunun yanı sıra, devletin nakit akışını destekleyici önlemleri devreye alması, özellikle KOBİ’lerin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Hükümetin, vergi indirimleri ve kredi destekleme programları gibi adımlar atarak iş dünyasının üzerinde yarattığı baskıyı azaltması gerekmektedir. Ayrıca, sürdürülebilir iş modellerinin teşvik edilmesi, şirketlerin bu zor dönemleri daha az zararla atlatmalarını sağlayabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki artış, birtakım karmaşık ekonomik ve sosyal faktörlerin bir araya gelmesinden kaynaklanıyor. Hem devletin hem de özel sektörün bu durumu göz önünde bulundurup, çözümler geliştirmesi büyük önem taşıyor. Ekonomik istikrarın sağlanması, iş gücü piyasasındaki düzenlemelerin yapılması ve piyasa belirsizliklerinin azaltılması, bu sorunun çözümünde en kritik adımlar olacaktır. İş dünyasında yeniden canlanmanın sağlanması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Türkiye’nin ekonomik geleceği, bu sıkıntılara karşı alınacak önlemlerle şekillenecek.