İsrail, uzun yıllardır güvenliğini sağlamak için öncelikli olarak ABD’den gelen askeri yardımlara bağımlı bir şekilde hareket etmekte. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, bu bağımlılığın ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle son 10 günde, İsrail'in füze kalkanı, yani Iron Dome, beklenmedik bir zayıflama sürecine girdi. Bu durum, sadece İsrail için değil, bölgedeki jeopolitik dengeler açısından son derece önemli bir konu.
ABD, İsrail'in askeri gücünü pekiştirmek için yıllardır çeşitli yardımlar sağlamaktadır. Bu yardımlar arasında en önemli kalemlerden birisi, İsrail'in hava savunma sistemlerini desteklemek için sağlanan finansal ve teknolojik destek olmuştur. Ancak 2023’ün son aylarına doğru ABD'nin dış politikası, bu yardımların devamlılığını sorgulayan bir hale büründü. Siyasi belirsizlikler, iç seçimler ve uluslararası arenada değişen dengeler, askeri yardımların sürekliliğini etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Son günlerde Washington yönetiminin, İsrail'in füze savunma sistemlerine yönelik desteğini azaltması, İsrail’in mevcut güvenlik durumunu doğrudan tehdit eden bir gelişme olarak öne çıkıyor. Özellikle İran ve onun desteklediği grupların bölgedeki etkinliği göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin bu geri adımı, müttefiklerini de endişeye sevk ediyor. Yetkililer, "İsrail'in güvenliği, ulusal güvenliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır" dedikten sonra bu desteklerin azalması, hem müttefik ülkeleri hem de İsrail halkını endişelendiriyor.
İsrail’in Iron Dome sistemi, yıllar içinde birçok füzeyi etkisiz hale getirerek büyük bir başarı sergiledi. Ancak, son 10 gün içinde yetersiz kalan bu sistemin, beklenen performansı göstermediği bildiriliyor. Uzmanlar, ABD’nin hava savunma sistemlerine doğrudan göndermediği güncel teknoloji ve mühimmatın bu etkinin düşmesinde büyük rol oynadığını vurguluyor. Yapılan açıklamalar, Iron Dome‘un sadece teknik bir sistem değil, aynı zamanda güç gösterisi unsuru olduğunu gösteriyor. Ancak bu güç gösterisinin arkasındaki destek azalınca, sistemin etkinliğindeki düşüş kaçınılmaz hale geliyor.
Bölgedeki savaş dinamiklerinin değişmesi ve diğer ülkelerin, özellikle de İran’ın, balistik füze ve insansız hava araçları üzerindeki yatırımlarını arttırması, bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur. İsrail, füze kalkanlarının etkinliğini artırmak adına yeni teknolojilere yatırım yapmaya çalışıyor. Ancak bu, mevcut yapının yetersizliklerini geçici olarak kapatmak için yeterli olmayabilir. Uzmanlar, "Gelecekte daha fazla riskle karşılaşma ihtimali var" diyerek, durumun ciddiyetine dikkat çekiyor.
Sosyal medyada da yankı bulan bu gelişmeler, İsrail halkı arasında paniğe yol açtı. Birçok vatandaş, güvenliklerinin tehlikede olduğunu düşünerek, devletin bu konuda ne gibi adımlar atacağını sorgulamaya başladı. Geride bıraktığımız günlerde bazı protestolar düzenlendi. Halk, hükümetten daha sağlam güvenlik önlemleri talep ediyor. İç politikada yaşanan bu tür gelişmeler, dış politikaya da yansımakta ve güvenin sarsılması, bölgesel istikrarsızlığı artırabilecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, İsrail'in füze kalkanının ABD desteğinden mahrum kalması, sadece askeri bir zayıflama değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi manzarayı da etkileyebilecek bir durum. Diasporadaki İsrail vatandaşlarının, dünya genelindeki ABD destekçileri ile birlikte hükümetin bu duruma bir çözüm bulmasını talep etmesi, gelecekteki gelişmelerin seyrini önemli ölçüde etkileyecektir. Durumun nasıl gelişeceği ve bu konuda atılacak adımlar, hem İsrail’in içindeki hem de uluslararası alandaki dengeleri belirleyici bir rol oynayabilir.